Yeni

Çiçero 2019 Tanıtım




Çiçero, 2. Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren ve Almanya'nın bozguna uğramasında etkin payı olan casus Çiçero'nun savaştaki etkisini ve savaş sonrası yaşadıklarını konu ediyor. İlyas Bazna, 2. Dünya Savaşı sırasında Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği’nde uşak olarak çalışmaktadır. İçeriden birçok bilgiye ulaşabilen Bazna, Almanlar için casusluk yapmaya başlar ve kendisine “Çiçero” kod adı verilir. İlyas Bazna savaşın seyrini değiştirmesine rağmen T4 uygulamasıyla engellilerin gaz odalarına gitmelerine, iğneyle uyutulmalarına engel olamaz. İlyas Bazna’nın savaştaki etkisini ve savaş sonrası yaşadıklarını beyaz perdeye yansıtacak olan filmin yönetmen koltuğunda Serdar Akar oturuyor.








HABERTÜRK
Açıkçası, filmde oyunculuklardan etkilendiğimi söyleyemem. Üsluplar biraz karışık. Kimisi sade oynuyor kimisi abartılı. Sorun oyuncuların performansından ziyade, film hızla akıp giderken karakterlerin etkili biçimde işlenemiyor oluşunda galiba... Bu arada, İlyas Bazna'nın söylediği opera aryalarında “playback” dediğimiz tekniğin hayli rahatsız edici olduğunu söylemek istiyorum. O sesin ondan çıktığına bir türlü inanamıyoruz. Sonuç olarak, İlyas Bazna'nın hikâyesi gerçekten şaşırtıcı ve etkileyici. Giderseniz “Çiçero”yu sonuna kadar merakla izlemeniz mümkün... Ama bu, filmin kaçırılmış bir fırsat olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Türkiye'de sinemacıların seyircinin melodram tutkusuyla kaliteli dram arasında bir denge bulması gerekiyor. Aksi halde, böylesi iyi hikâyeleri “duygu fırtınaları” yaratma derdiyle elimizden kaçırmaya devam edebiliriz...

T24
Başrollerde, yani Çiçero ve Cornelia’da ise Erdal Beşikçioğlu ve Burcu Biricik ikilisi çok iyi. Özellikle Beşikçioğlu o özel fiziğiyle Çiçero’nun çok-yönlü, gizemli ve sorunlu kişiliğine cuk oturmuş. Andığım klasik filmde o rolü ünlü ve yetenekli İngiliz oyuncusu James Mason oynamıştı. Tüm kadroyu kutluyorum. Ama, işte... Birkaç kez kullandığım abartma sözcüğü boşuna değil. Çünkü film baştan sona belli bir abartma içeriyor. Aslında çok güzel olan müziğinin de desteklediği... Bu elbette filmin dramatizasyon, bir diğer deyişle duygusallığı daha da kışkırtma çabasına katkıda bulunuyor. Ama filmin sinemasal ve de etik düzeyine hizmet etmiyor. Keşke her şey bir ölçü daha sade olabilseydi...Ve kimi yerlerde önleyemediğimiz gözyaşlarımızdan hiç pişmanlık duymasaydık....

HÜRRİYET
Serdar Akar imzalı ‘Çiçero: İlyas Bazna’, dönem filmi denen meselenin üstesinden gelip kostüm ve mekân tasarımı, sanat yönetimi gibi alanlarda standartları tuttururken senaryo cephesinde benzer bir çizgiyi yakalayamıyor. Kimi sahneler, “Evet böyle olabilir, olmuştur da” dedirtse bile kendi içinde inandırıcılıktan uzak seyrediyor.

SABAH
Açıkçası Serdar Akar'ın sinematografik yetenekleriyle belli bir seviyeye ulaşan film senaryodan kaynaklanan yaklaşım nedeniyle vasat bir yapım olarak kalıyor. Ki Çiçero'nun daha önceki sinema macerası olan Joseph L. Mankiewicz'in filmi 5 Fingers'la kıyaslandığında klasiğin yanına bile erişemiyor. Ama o filmdeki portreye birtakım itirazlarda bulunması önemli, Çiçero'nun. Mesala o filmde, paragöz bir ajan olarak resmedilen Çiçero'nun yıllar önce bu casusluk operasyonu için Atatürk tarafından görevlendirildiği iddiasında bulunuyor. Ayrıca belgelerde değişiklik yaparak savaşın seyrini değiştirdiği de başka bir iddia. Bu iddialar ne kadar gerçek bilinmez ama netice olarak film, sinemada da Çiçero'ya itibarını iade eden ama sadece yerli seyirciye hitap eden bir yapım. Keşke yaptığı casuslukla uluslararası alanda nam salan bir casusun öyküsü de uluslararası alana hitap edecek şekilde çekilseymiş.


1 yorum:

  1. Türk sinema tarihinin nadide eserlerinden biri :)

    YanıtlaSil